**************************
Önemli Linkler
**************************
NUN MEKTUPLARI 1
NUN MEKTUPLARI 2
Kadere teslim olmak!
Büküp dudağını tarifsiz bir ruh haliyle herşeye teslimiyet göstermek
Kolay mı sanırsın? Değildir elbette…
Hele de insan canından çok sevmiş ise…
Hele de yaşamının tek bir anlamı varsa.
Hele de hakikat yolunu gösteren bir ışıktan mahrum kalma korkusu hükümdar ise aciz benliğe. Yoksunluk, ah o yoksulluk! Ve bir daha görememek korkusu!
Ebediyyen kaybetmek korkusu!
Direnmenin en önemli ama belki de en sağlıksız tetikleyicisi.
Buna rağmen çoğu kez mecbur kalıyor insan teslimiyete, tükeniyor tüm direnci, kırılıyor inadı.
İnat kul için görünse de, aslı kaderedir bu inadın. Bu sebeple inadını kırmadığı zamanlarda öfke kılıcına sarılır kul. Ve öfkesini kederiyle biledikçe hırçınlaşır da gözleri kamaşır. Yüreğinde volkanlar vardır. Hem kendisini hem de çevresini yakıp kül edecek kadar kuvvetli yürek yangınları. Her defasında yangını alevlendikçe öfke yağmurları ile söndürmeye çalışır. Kör olur da gözleri göremez bazen eşyanın o ezelden muhteşem ve muazzam hakikatini. Göremez kendisine belki kendisinden de çok değer verenin kayda değer çırpınışını. Bilemez öz değerini, içsel hezeyanları arasında çırpınır durur.
Ta ki Mevla bir gün belki adına "ölüm" dedikleri bir şefkat tokadı ile nasip edip de gösterene kadar. O öyle bir tokattır ki eşi benzeri görülmez kainatta. Ondan daha büyüğü daha etkilisi düşünülemez. İşte o zaman anlamaya başlar kulun o kısıtlı aklı ve kelepçeli kalbi.
Çünkü zaman içerisinde insana muhakkak her şeyin hakikatini de gösteriyor Mevla! Ya göstermeseydi?
Nasip demişken, yine en girift bilmecelerden birisi de değil mi bu?
Çünkü ta Kalu-Bela’da kulun nasibi yazılmıştır kırmızı kaplı kader defterine. O defter ki kimin hidayet bulacağı kimin yolundan sapacağı ve kimin hangi sabırlarla sınanacağı ta ezelden, silinmeyen yazı ile yazılıdır her bir sayfasında. Ne bir eksik ne bir fazlası muhtemeldir. Neyse o. Gerçi kul defterindekini, yani nasibindekini bilemediğinden inadında ısrar eder kederlendikçe. Öfkesini bileyip durur kader sayfalarında.
Fakat her zaman son söz Mevla’nın olduğundan sonunda yine güçsüz ve mecalsiz kalır bir başına. Kırık kalbi ve hala umut eden ama umuduna güç yetiremeyen takatsizliği ile.
İşte o zaman mutlak çaresizliğinin de farkına varır.
Ah çaresizlik! Kalpleri bundan daha çok ne acıtabilir ki?
Çaresiz kalmak inim inim inletir de bazen nefes keser keskin bir kılıç gibi..
Çöl rüzgârları ile savrulan kum tanecikleri gibi dolar tüm ağırlığı ile insanın boğazına.
Taş kesilir zaman, taş kesilir her yan yer demir gök bakır misali...
Sıkar bir el yürek kafesini, daraltır nefesleri, bittim sanır insan aniden..
Bittim artık, bittim ve tükendim.
Teslim olur zamana!
Teslim olur kulun vicdanına!
Teslim olur kaderine!
Teslim olur Mevlası’na!
Yediği bu acı ama gerekli olan şefkat tokadının etkisiyle gözyaşlarına sığınır kul.
Çünkü kaderdeki teslimiyetin en iyi ifadesidir kirpikler arasından kurtulmaya çalışan damlalar.. Şimdi bu damlalarla sulandıkça artan şey, o kendinden vazgeçmişlik değil ama kendini çaresizliği ile o büyük güce emanet bırakıştır.
Tam da o anda aklına o çok sevdiği ve her okuyuşunda yüreğini ferahlatan ve ona adeta mukaddes bir koku bırakan Fetih suresinin şu ayetleri gelir:
"Henüz elde edemediğiniz, fakat Allah’ın, ilmiyle kuşattığı başka (kazançlar) da vardır. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir. " (Fetih suresi, 21. ayet).
Bu mealin aydınlığında ve kılavuzluğunda sabretmeyi de, sabrın ne kadar güzel bir nimet olduğunu da öğrenmeye başlar emekleyen bebekler kadar… Aralanır bir nebze gözündeki gaflet perdesi.
Keder yerini teslimiyete bıraktıkça sabrıyla sukut eder kıyametine.
Sükut ki “Keşke”lerin de ilk adımıdır küçük acılar konuşup, büyük acılar dilsiz kaldıkça. Hele de sözler anlamsız, kelimeler yetersiz, çırpınışlar artık boşuna ise.
Sonrası kula karanlık, Hakk’a ayan!.....????
Sonrası SUKUT ve kader el ele
Sonrası;
../ devam edecek
Bugün 74686 ziyaretçi (131920 klik) tarafından ziyaret edildi!
HİLÂLLİ_HÂLEM
"Henüz elde edemediğiniz, fakat Allah'ın, ilmiyle kuşattığı başka (kazançlar) da vardır. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir. " (Fetih suresi, 21. ayet)
SON SÖZ MEVLANINDIR!
HADİSLERDEN
DUALARIMIZ
Ey Allahım!
Beni hidâyetine ulaştır.Geçmişimi,geleceğimi bağışla!Ey başvurulacakların en hayırlısı! Kendisinden, İstenilenlerin en keremlisi, en çok vereni! Ey Allahım! Sen, sözümü işitiyor, yerimi görüyor, gizli, açık neyim var ise biliyorsun. İşlerimden hiç biri sana gizli değildir. Ben çâresizim, yoksulum. Senden yardım ve eman diliyorum. Yâ Rabb! Beni hatâlardan temizle, beyaz bir elbisenin kirlerden temizlendiği gibi. Allah'ım! Hatâlarımı su ile, kar ile, dolu ile yıka.Ey Rabbim bütün varlığımı sana teslîm ettim, işimin tasarrufunu sana havale ettim, yönelişim sanadır, korkum da ancak sendendir, senin azâbından kaçıp sığınılacak ancak yine senin rahmetindir. İndirdiğin kitabına ve gönderdiğin resulüne îmân etdim ey Rabbim!
Sallalahu ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve ashabihi ecmain Velhamdulillahi Rabbil alemin.
Âmîn... Âmîn... Âmîn
HZ.YUSUF A.S NİN DUASIDIR:
Ey gaib olmayan şahid! Ey uzak olmayan yakın!
Ey mağlup olmayan galib! İçinde bulunduğum sıkıntıdan
beni ferahlığa çıkar... Bir kurtuluş kapısı aç. Ey her türlü sıkıntıyı kaldıran, ey her duaya icabet eden, ey her türlü kırıklıkları saran! Ey her türlü zorluğu kolaylaştıran,
her kimsesizin sahibi, her yalnızlığın munisi Allahım!
Ey kendinden başka ilah olmayan Rabbim!
Seni tenzih ederim. İçinde bulunduğum sıkıntıdan bir ferahlık beladan bir kurtuluş kapısı açmanı senden dilerim. İlahi muhabbetini kalbime öyle bir yerleştir ki senden başkasından başka hiç bir tasam kalmasın.
Ey Rabbim,beni muhafaza et...
(Yusuf A.S.)