ALMILA
 
  BİSMİLLAH
  Çikolata Prensesi ve Annesi
  ANASAYFAM
  ŞİİRLERİM
  SESLİ ŞİİRLER
  FLASHLAR
  HİKAYE-DENEME
  HAMASET
  TASAVVUF
  => İsra VE Miraç(Tasavvufi)
  => Kalbe Damlayan Mucize(Tasavvufi)
  => Küfrün Sıfatı Yalandır (Tasavvufi)
  => İsra Ve Mirac (Tasavvufi)
  => Gül Bahçemizdeki Ayrık Otları
  => Çocuklarımız ve Sokak Kültürü(!)
  => Eyvah ! Sırtımdan Vuruldum
  => DUA DUA DUA
  => Sevgiliyle Hasbihal -1
  => Gül Kokulum
  => En Büyük Yâr e
  => Tasavvuf 2
  => Sen Olmasaydın
  Muhsinleşen Beyaz Gül
  KUR'AN ÖĞRENİYORUM
  DOST KALEMLERDEN
  ÜLKÜ ŞEHİTLERİMİZ
  Ötükenin ALMILASI .
  KAR GÜLLERİ (Yeni)
  KÜR-ŞADLAR ÖLMEZ (Yeni)
  UYAN EY TÜRK KIZI UYUMA UYAN
  SELAM DARAĞACI
  EY TÜRK ÖZÜNE DÖN
  ŞANSIM GÜLMESE DE (Yeni)
  Hayal Kanatlı Kuşun Rüzgarıyla Savrulmuş Şiir!
  AN-KARA ah ANKARA (Yeni)
  ŞABLON
  HASAN DURSUN (En Sevdiğim İlahileriyle)
  ŞİFALI BİTKİLER REHBERİ
  TÜRKİYE TARİHİ
  İletişim
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  BİR GÜNDEN HER GÜNE HADİSLERİMİZ
  GALERİ
  KISSALAR
  uralım
  Yeni sayfanın başlığı
  AGLAYA AGLAYA
  basbuglar olmez
  ATEŞ-İ AŞK
************************** EĞER BİR TÜRK İNANIRSA BİR TARİH YAZAR ************************** GÖNLÜNÜZE HİTAP ÇİÇEKLERİ

Sayfanızı Da Tanıtın **************************

 


 
************************** Önemli Linkler **************************

IP Adresi Sorgulama
IP adresini girin:

Küfrün Sıfatı Yalandır (Tasavvufi)


Küfrün Sıfatı Yalandır


Çok bilinen ama bu zamanda uygulaması biraz da zor olan bir hadistir:

“İslamca haram olan bir fiile gücün yeterse elinle, yetmezse dilinle, o da yetmezse kalbinle çok buğz et. Fakat üçüncüsü imanın en zayıfıdır. “ Ayrıca elinle düzeltmeye gücünün yetebileceği yerde dille düzeltme caiz olmadığı gibi, dille düzeltme imkânının olduğunda da kalbî buğuz caiz değildir.
Buradan hareketle şunu söyleyebiliriz. Şayet günlük yaşantınızda karşılaştığınız bazı durumlar size, karakterinize prensiplerinize ve esasında hepsini içerisinde barındıran inançlarınızla vicdan hürriyetinize aykırı geliyorsa bu kim olursa olsun susmak zûldür. Elinizle, dilinizle kalbinizle gerçeği haykırınız.

Yüreğinde temizlik ve mertlik olduğunu söyleyen kimsenin, yanında yahut yakınında yanlış giden şeyler sezmesi halinde, hele de kendine aykırı gelen bu tezatın Yüce dinimiz İslâmca tasvip edilmemesi söz konusu ise, inanç ve itikatlarının galebe çalması ve “Ne olursa olsun” bayrağını kaldırması, neticede ortaya çıkacak felaketlere göz yumarak doğru bildiğini yapması elzemdir. Doğru bilinenden kasıt, ortadaki aykırılığın kişiye mahsus olmasından ziyâde, bizzat Peygamber Efendimizin sünnet-i seniyyesi doğrultusunda yapılması öngörülen söz(ler) ve davranışlardır.

Yüce dinimiz ve emir buyurdukları bunları haykırırken yalan söylemek, bu yalanları dinlemek, hele de Allah’ın haşir meydanında müdahale etmediği tek hak ve hukuk olan kul hakkına girilmesi dahilinde yalan, riyâkarlık, dedikodu, kişisel haklara tecavüz görüldüğü halde susmak en büyük korkaklık ve ahmaklıktır zannımca. Denildiği gibi söz konusu Hak peygamberinin getirdikleri ve kişinin kendi uğradığı zulümden ziyâde mü’min kardeşinin uğradığı haksızlığa şahit olması ise sükût değildir yakışan kişiye...Yoksa sükût; haksızlık karşısındaki her yerde yaşanması şart ve güzel olandır. Allah Resulü; “Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız. Şayet bunlardan birini tercihiniz söz konusu ise zulme uğrayan olunuz” derken, aynı zamanda “haksızlık karşısında susan dil şeytandır” buyurmaktadır.

Resulullah (S.A.V) efendimiz bir gün otururlarken yanına bir adam yaklaşır ve şöyle der:
-Efendimiz mümin zina eder mi?
Peygamberimiz başını eğer ve susar, cevap vermez bir süre. Adam tekrar sorar:
-Efendimiz mümin yalan söyler mi? O zaman şiddetle başını kaldırır ve etkileyici bir sesle:
-Hayır, mümin asla yalan söylemez” der.

Burada müslümanın yapması gereken tefekkür, Efendimizin birinci soruya sükûtları, ikinci soruya ise kat’i cevap vermesindeki hikmet olacaktır.

Bu sebeple benim de en çok üzerinde durduğum ve yapılmasından tiksindiğim,rahatsızlık duyduğum bir konudur YALAN … Hem de kişilerin, içimizde olanların, bizden bulunan ve görünenlerin bir yandan kendilerini mert ve dürüst lanse ederken diğer yandan ilişkilerine yalan bulaştırmalarını hiçbir zaman anlamadım, anlamak da istemiyorum.

Zulüm ile abad olunamayacağı gibi yalan ile de abad olunmaz. Zulmedenlerin ve yalanı hayatına şiar edinenlerin kısa bir zaman sonra kendi kendini yalanlayacak hareketlerin içerisinde bulunduklarını görürsünüz. İşte bu kimseler ne doğru bildiklerinin, samimiyet ve sevgilerinin ne de kin ve nefretlerinin ardında durabilen kimselerdir.

Zaten bu yalanlar zamanla aileye, eşe dosta yani bütün hayata hakim olursa, o zaman işte asıl o zaman müthiş bir trajedinin de yaşanması kaçınılmazdır. Bence en dehşetli utançtır bu durum. Yalanın haram olduğu muhakkak. Gerçeği eksik söylemek, fazla söylemek, bir kısmını gizleyerek söylemek ve yanlış anlaşılabilecek bir tarzda söylemek de hep bu yalanın kapsamındadır.

Bizler yalan söylüyorsak, hele de dostluklarını şeksiz şüphesiz bizlere emanet etmiş kimselere çıkarlarımız uğruna yalan yanlış ifadelerde bulunuyorsak bu tasarrufumuz cinayet derecesinde vahimdir. Aslında bu kendi kendimizi katledişimizdir farkında olmadan. Yalan, zayıf kişiliklerin en bariz göstergesi olması bir yana dinimizin şiddetle yasakladığı en tehlikeli bir davranıştır.

Dostluk ve kardeşliği gözaltında bulundurmak için üzerinde bir bekçi var. Ki, geceler geçer, mahv olur da o geçmez. O bekçi gerek yüzlerine karşı, gerek arkalarından onları kişiye daima hatırlatır. Yüz, arka onlar için müsavidir. İşte bu bekçi onlara karşı kişinin ihlasıdır. (Temiz bir kalb ve doğrulukla sevgi ve dostluğudur.) Dolayısıyla ben yüze karşı iyilik, arkadan kötülük etmeye haya ederim.

Fahr-i alem efendimiz bir hadislerinde yine: “En faziletli hareket, zulmü adet edinmiş Padişah yanında Hakkı söylemektir.” buyurmuştur.

Bu sebeple kişinin içinin ve dışının bir olması gerekmekte olup, durum ve şartlara göre değil, kişiliğinin göstergesi olan, hakka dönük prensipleriyle davranması gerekir. Mevlana’nın dediği gibi ya olduğu gibi görünmeli ya da göründüğü gibi olmalıdır. Aksi münafıklıktır.
Münafıklık ise kâfirlikten daha tehlikelidir.

Sevim Yakıcı
 

Sevim Yakıcı

 
 
 
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 

Bu şiirin hikayesi:

Fahr-i alem efendimiz bir hadislerinde:
“İslamca haram olan bir fiile gücün yeterse elinle, yetmezse dilinle, o da yetmezse kalbinle çok buğz et. Fakat üçüncüsü imanın en zayıfıdır. “ Ayrıca elinle düzeltmeye gücünün yetebileceği yerde dille düzeltme caiz olmadığı gibi, dille düzeltme imkânının olduğunda da kalbî buğuz caiz değildir. '
 

Resim
Resim

 

 
 
Bugün 74681 ziyaretçi (131915 klik) tarafından ziyaret edildi!
 
   
HİLÂLLİ_HÂLEM  
 

"Henüz elde edemediğiniz, fakat Allah'ın, ilmiyle kuşattığı başka (kazançlar) da vardır. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir. " (Fetih suresi, 21. ayet) SON SÖZ MEVLANINDIR!
 
HADİSLERDEN  
      " - Resulullah (sav) buyurdular ki: Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz. Tirmizî, Cum’a, 80 ***************** - Resulullah (sav) buyurdular ki: Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun. Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75. *********************** -Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Edebsizlik ve çirkin söz girdiği şeyi çirkinleştirir. Haya ise girdiği şeyi güzelleştirir.' Enes ****************** -Hadis: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdular: 'Kim Allah`tan başka ilah olmadığına Allah`ın bir ve şeriksiz olduğuna ve Muhammed`in onun kulu ve Resulü (elçisi) olduğuna, keza Hz. İsa`nın da Allah`ın kulu ve elçisi olup, Hz. Meryem`e attığı bir kelimesi ve kendinden bir ruh olduğuna, keza cennet ve cehennemin hak olduğuna şehadet ederse, her ne amel üzere olursa olsun Allah onu cennetine koyacaktır.' Ubade İbnus-Samit el-Ensari ************ - Resulullah (sav) buyurdular ki: 'İslam hidayeti nasip edilen ve yeterli miktarda maişeti olup, buna kanaat edene ne mutlu! '"  
DUALARIMIZ  
  Ey Allahım! Beni hidâyetine ulaştır.Geçmişimi,geleceğimi bağışla!Ey başvurulacakların en hayırlısı! Kendisinden, İstenilenlerin en keremlisi, en çok vereni! Ey Allahım! Sen, sözümü işitiyor, yerimi görüyor, gizli, açık neyim var ise biliyorsun. İşlerimden hiç biri sana gizli değildir. Ben çâresizim, yoksulum. Senden yardım ve eman diliyorum. Yâ Rabb! Beni hatâlardan temizle, beyaz bir elbisenin kirlerden temizlendiği gibi. Allah'ım! Hatâlarımı su ile, kar ile, dolu ile yıka.Ey Rabbim bütün varlığımı sana teslîm ettim, işimin tasarrufunu sana havale ettim, yönelişim sanadır, korkum da ancak sendendir, senin azâbından kaçıp sığınılacak ancak yine senin rahmetindir. İndirdiğin kitabına ve gönderdiğin resulüne îmân etdim ey Rabbim! Sallalahu ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve ashabihi ecmain Velhamdulillahi Rabbil alemin. Âmîn... Âmîn... Âmîn

HZ.YUSUF A.S NİN DUASIDIR: Ey gaib olmayan şahid! Ey uzak olmayan yakın! Ey mağlup olmayan galib! İçinde bulunduğum sıkıntıdan beni ferahlığa çıkar... Bir kurtuluş kapısı aç. Ey her türlü sıkıntıyı kaldıran, ey her duaya icabet eden, ey her türlü kırıklıkları saran! Ey her türlü zorluğu kolaylaştıran, her kimsesizin sahibi, her yalnızlığın munisi Allahım! Ey kendinden başka ilah olmayan Rabbim! Seni tenzih ederim. İçinde bulunduğum sıkıntıdan bir ferahlık beladan bir kurtuluş kapısı açmanı senden dilerim. İlahi muhabbetini kalbime öyle bir yerleştir ki senden başkasından başka hiç bir tasam kalmasın. Ey Rabbim,beni muhafaza et... (Yusuf A.S.)
 
LÜZUMU DAHİLİNDE  
 
Tarihte Bugün v.7.0
 
Düşmanlarınızı affedin bu bir büyüklüktür. Ama onları unutmak büyük bir aptallıktır. (J.f kennedy) Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol