**************************
Önemli Linkler
**************************
Kalbe Damlayan Mucize(Tasavvufi)
Kalbe Damlayan Mucize
“Dünyada en çok okunan ve ezberlenen fakat en az anlaşılan kitap, Kur’an ı Kerimdir “ diyor Mustafa İSLAMOĞLU. Mübarek Ramazan ayı içerisinde iken ve Kadir gecesi arifesindeyken beni çok düşündürdü bu söz. Kadir suresinde “Biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır.. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail) , her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Tâ fecrin doğuşuna kadar.' buyurulmaktadır.
Kadir gecesi, meşhur olduğu üzere, Kur'ân'ın nazil olduğu veya sabahında Bedir zaferinin vuku bulduğu, ve kur’anı Kerimde methedilerek bin aydan daha faziletli olduğu anlatılan kutlu bir gecedir.
Dolayısıyla “Mucizeler mucizesi” olmasına rağmen onu anlamamak ve yaşamamak bütün Müslümanları tedirgin etmeli. Sormalı insan kendisine:
“Evet çok okunuyor, ezberleniyor ama anlamı?
Ya anlamına uygun davranılabiliyor mu, ya da anlaşılabiliyor mu? diye..
İnsan yaratılandır. Ve yaratılanların içerisinde en şereflisi olduğundan yaratanı ile birlikte yaşamasından daha güzel bir şey olmamalıdır. Bu sebeple sonsuz imkan olan Yüce Allah yarattığı insan ile arasındaki bağı en güzel ve en sağlam bir şekilde inşa etmiştir. Rabbi ile devamlı irtibat halinde olmayı düşünen insan için en sahici yol Kur’an-ı Kerimdir. Kur’ana “hayat kitabı, yaşamın tek nizamı, müjdeler müjdesi denmesinin sebebi de budur. Çünkü Kur’an ın gayesi zaten insandır. Bu sebeple içeriği de insanı ilgilendirmektedir. Öyle ki insanın sadece sürgünündeki bu fani hayatının değil ahretteki hayatın da yanıltmayan kılavuzudur Kur’an.
Kur’an ayetlerindeki hükümler, bir insanın nasıl güzel ahlaklı olabileceğinin yanı sıra, bütün bir ömre yönelik davranışların da nasıl olacağını anlatır. Gerek tarihsel kıssaları ile, gerek yaşamsal olaylar hakkındaki açıklamaları ile deliller de gösterilerek insanın aklına hitap eder. Yüce Allah Kur’anı insanın aklı ile anlayacağı bir düzende inşa etmiş ve kuluna en sağlam yol ile ulaştırmıştır. Sürgündeki yaşantısında en güzeli en olumluyu en verimliyi yaşamak isteyen kimsenin de her şeyin en doğrusunu bilen ve yaratılışı kendisine ait olan Allah’ın Kur’an mucizesine sıkı sıkı sarılması gerekmektedir.
Bunun için de öncelikle okuduğu kitabı çok iyi anlaması ve kalbine damlatması, sonrasında ise yaşantısını buna göre düzenlemesi gerekir. Okunan Kur’an kalbe inmedikçe manasına ulaşması da zorlaşır.Dolayısı ile Kur’an’a yakın olmayan Allah’a da yakın olamaz, Kur’anı ahlak ve davranışlarında göstermedikçe de batıla kayarak kendisini ziyan etmiş olur. Kuran’ı yeterince anlamak için gerekli olan bir diğer yol da hadislerdir. Çünkü hadisler Kutlu Peygamberimizin tertil ekseni ile okuduğu Kur’an’ın açık seçik ve anlaşılır yaşama dönük şeklidir. Çünkü bahsedildiği gibi Efendimiz, kur’an’ı tertil emrini uyguladığı için, ayetler üzerinde saatlerce tefekkür ediyor ve manalarını derin derin düşünüyordu. Bunun neticesinde de sözleri ile müminlere mihmandar oluyordu.
İnsanı batıldan uzaklaştırıp hak yoluna sevk eden, yaşantısına ilahi bir nizam olan Yüce kitabımızın bu yönü Fussilet suresinin 41 ve 42.ayetlerinde de şöyle ifade edilmektedir: “ O öyle aziz bir kitaptır ki önünden ve arkasından batıl ulaşmaz”. O zaman her kulu da batıldan uzaklaştıracak Kur’an ı kabine damlatmak ve hayata geçirmek hususunda neden bu kadar zorlanır ki beşer. Oysa görüldüğü gibi Kur’an akıl-mantık ve vicdan kapıları açık olan her insana hitap etmektedir. O diğer peygamberlere indirilen kitaplardan farklı olarak sadece bir kavme değil bütün insanlığa indirilmiştir. Dolayısı ile kapsamı aciz mantıkla izah edilemeyecek kadar büyüktür.
Bu gün Kur’an okuyan pek çok hafız var çok şükür. İnşallah daha da artar bu sayı. Ama okumak ezberlemek başlıca bir ibadet olsa bile anlayıp yaşama geçirmek ise o ibadetin cilasıdır, nurlandırılmasıdır. Nitekim Müzzemmil suresi 4. ayetinde Kur’an okumanın şekli hususu “Kur’an üzerinde dura dura, düşüne düşüne, anlaya anlaya, kavraya kavraya oku” denilmektedir. Bu emir üzerine Peygamber Efendimiz yukarıda da bahsedildiği gibi, tertil üzerine, özellikle geceleri açık ve tane tane okur, manasını iyice anlamaya çalışırken, bizlerin bu minvalden uzak kalması felaketimiz olacaktır. Eskiden sahabeler de Kur’anı 10 ar ayet olarak alıp ezberleyip sonra onu hayata geçirmeden diğer ayetlere geçmezlerdi. Mahşer gününde Yüce Allah “Kura’an ı neden ezberlemediniz? ” diye değil, “Onu neden anlamadınız, neden kur’an a göre yaşamadınız? diye imtihan edecektir kulunu.
Bu sebeple okuduğu kitabın hükümlerini elinden geldiğince gerçek hayatına uygulayan kişidir hakiki manada “mümin olma yolunda “ olabilen. Ve insan okuyup anladıkça, yaşamına kattıkça daha çok bağlanacaktır yaratıcısının ayetlerine. Öyle bir an gelecektir ki o doğrultudan şaşması söz konusu dahi olmayacaktır. Ve bırakın günlük hayatını, edebinde konuşmasında, letafetinde ışıldayacaktır her ayet. İşte kurtuluşun en güzel ve en kestirme yolu.
Aksi durumda ise insan tam bir felaket içerisine düşecektir. Nitekim, kendilerine gönderilen hak kitap olan Tevrat’ı yaşamayan Yahudiler için Allah’ın “kitap yüklü eşekler” benzetmesi ne kadar da acıdır. Dolayısı ile insanların hayatına sunulan güzelliklerden ibaret Kur’anı anlamamak da ne kadar acı bir kayıptır. Bu minvalde Müslümanım diyen herkesin Allah’ın yüce kelamına, hoş bakması, orada kast edilen manayı hakkıyla anlaması ve gücü yettiğince inanç olarak, hukuk- ahlak ve yaşam biçimi olarak güncel hayatına geçirmesi gerekmektedir.
O halde formül şudur:
Hakiki mümin Kur’anı iştiyakla öğrenen, kalbine damlattıkça anlayan ve hayatına hakim kılandır. Ve hakiki mümin Kur’an’ı yastık yapan değil, ona muhafız olandır.
Bin aydan daha hayırlı olan Kadir geceniz mübarek olsun.
Sevim Yakıcı
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiirin hikayesi:
Bugün 74669 ziyaretçi (131902 klik) tarafından ziyaret edildi!
HİLÂLLİ_HÂLEM
"Henüz elde edemediğiniz, fakat Allah'ın, ilmiyle kuşattığı başka (kazançlar) da vardır. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir. " (Fetih suresi, 21. ayet)
SON SÖZ MEVLANINDIR!
HADİSLERDEN
DUALARIMIZ
Ey Allahım!
Beni hidâyetine ulaştır.Geçmişimi,geleceğimi bağışla!Ey başvurulacakların en hayırlısı! Kendisinden, İstenilenlerin en keremlisi, en çok vereni! Ey Allahım! Sen, sözümü işitiyor, yerimi görüyor, gizli, açık neyim var ise biliyorsun. İşlerimden hiç biri sana gizli değildir. Ben çâresizim, yoksulum. Senden yardım ve eman diliyorum. Yâ Rabb! Beni hatâlardan temizle, beyaz bir elbisenin kirlerden temizlendiği gibi. Allah'ım! Hatâlarımı su ile, kar ile, dolu ile yıka.Ey Rabbim bütün varlığımı sana teslîm ettim, işimin tasarrufunu sana havale ettim, yönelişim sanadır, korkum da ancak sendendir, senin azâbından kaçıp sığınılacak ancak yine senin rahmetindir. İndirdiğin kitabına ve gönderdiğin resulüne îmân etdim ey Rabbim!
Sallalahu ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve ashabihi ecmain Velhamdulillahi Rabbil alemin.
Âmîn... Âmîn... Âmîn
HZ.YUSUF A.S NİN DUASIDIR:
Ey gaib olmayan şahid! Ey uzak olmayan yakın!
Ey mağlup olmayan galib! İçinde bulunduğum sıkıntıdan
beni ferahlığa çıkar... Bir kurtuluş kapısı aç. Ey her türlü sıkıntıyı kaldıran, ey her duaya icabet eden, ey her türlü kırıklıkları saran! Ey her türlü zorluğu kolaylaştıran,
her kimsesizin sahibi, her yalnızlığın munisi Allahım!
Ey kendinden başka ilah olmayan Rabbim!
Seni tenzih ederim. İçinde bulunduğum sıkıntıdan bir ferahlık beladan bir kurtuluş kapısı açmanı senden dilerim. İlahi muhabbetini kalbime öyle bir yerleştir ki senden başkasından başka hiç bir tasam kalmasın.
Ey Rabbim,beni muhafaza et...
(Yusuf A.S.)